Huzuru Ertelemeyin
- Bahar Önderol
- 4 Ağu
- 2 dakikada okunur

Son dönemde koçluk görüşmelerinde en sık dile getirilen konu: "Nasıl daha az stresli, daha huzurlu hissedebilirim?" Çoğu kişi, bir sorunu çözünce, bir hedefe ulaşınca ya da iş değiştirince huzurun geleceğine inanıyor. Kimisi de emekli olunca rahatlayaçağını düşünüyor. Yani huzuru hep ileri bir zamana erteliyorlar.
Bu süreçte baskın hale gelen duygu ise kaygı. "Ya başaramazsam?", "Ya yetersiz kalırsam?", "Ya beklentileri karşılayamazsam?"
Sınavlara hazırlanan bir öğrenci de olsak, zorlu bir projeyi yöneten bir profesyonel veya şirketini büyütmeye çalışan bir yönetici de, bu duyguya bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde sıkı sıkıya tutunabiliyoruz. Bir şeyleri başarmadan, bir eşiği aşmadan, bir sorunu çözmeden huzurlu olmayı kendimize neredeyse yasaklıyoruz. Çünkü kaygının bizi harekete geçirdiğine ve disiplinimizi korumamıza yardımcı olduğuna içten içe inanıyoruz.
Evet, belli bir düzeyde kaygı işlevsel olabilir. Ancak Daniel Goleman'ın Optimal adlı kitabında anlattığı gibi, bu düzey aşıldığında performans düşmeye başlar ve yaşam enerjimizi tükenme noktasına getirir.
Kaygının yıpratıcı etkisini azaltmanın yolları vardır. En önemlisi, sorunların aynı zamanda birer öğrenme ve büyümeye alan sunduğuna inanmak. Bunun yanında, çıkacak problemlerle bir şekilde başa çıkabileceğinize dair kendi gücünüzün (öz-yeterlilik) bilincinde olmak da önemlidir. Bunlar, sahip olmaya değer, güçlendirici inançlardır.
Hayat çoğu zaman bir hedeften diğerine yapılan bir yolculuk ve bu yolculukta her zaman sorunlar olacak. Belki de asıl sorunumuz, sorunların kendilerine anormal muamelesi yapmak. Şu soruyu sormakta fayda var: Gerçekten de tüm problemlerimizin bir sabah uyandığımızda yok olacağını mı umuyoruz?
“Öf, yine mi problem” tepkisini çocukluğumuzda ebeveynlerimizden, iş hayatında da yöneticilerimizden duymuş olabiliriz. Oysa hayatın büyük bölümü ister büyük ister küçük olsun, sorunları çözmekle ilgilidir. İşte bu yüzden huzuru, her şey yoluna girince kazanılan bir ödül gibi görmek yerine, sürecin içinde var edebilmek değerli.
Bence, huzur kendinle barış içinde olabilmekle gelen bir his. Değerlerine göre yaşayan kişinin kendinden memnun olması hali. Hayatın zorluklarıyla başa çıkarken de sahip olabileceğiniz, zihninizdeki arka plan gürültüsünü azaltacak hatta çözüme odaklanabilmenizi sağlayacak bir his.
O yüzden, huzuru ertelemeyin. Şimdi ona yer açın.



