
Günümüzün sürekli değişen dünyasında, iyi bir liderin sahip olması gereken nitelikler sürekli güncelleniyor. Ancak, giderek artan bu özellikler listesinde, temelde bir tanesi öne çıkıyor: Kendine (Öz) liderlik. Kendine liderlik, kişinin kendi düşüncelerini, duygularını ve eylemlerini, kim olduğu ve nereye gitmek istediği doğrultusunda yönlendirme becerisidir. Başka bir deyişle, kendine liderlik öz farkındalıktan doğar.
Başkalarını etkili bir şekilde yönetmek için, lider önce kendini anlamalıdır. Bu süreç, yaşam amacını belirlemek, vizyonunu (hayalini) netleştirmek ve hedeflerine doğru bir yol oluşturmakla başlar. Vizyon netleştiğinde, onu takip etme arzusu oluşur. Bu arzu genellikle zorlanmadan ortaya çıkar—içsel bir dürtü olarak kendini gösterir ve kişiyi yolculuğunda ileriye iter. İlerledikçe, bu dürtü gelişimi teşvik eder ve bu da kişinin potansiyelini açığa çıkararak yeni beceriler geliştirmesini sağlar. Başarı ile birlikte takdir edilme, terfi alma veya maddi kazanç gibi dış ödüller de gelebilir, ancak gerçek ödül çok daha derindedir: potansiyelini gerçekleştirmekten gelen, süreç boyunca kişiye eşlik eden yaşamdan aldığı tatmin hissi.
Ancak, hayallerini gerçekleştirme yolu nadiren pürüzsüzdür. Hem dış hem de iç engeller ilerlemeyi engelleyebilir. Dış engeller, azim, esneklik ve uyum sağlama gibi nitelikler gerektirirken, iç engeller genellikle daha zorlu olabilir. Bunlar, kişinin konfor alanının dışına çıktığında ortaya çıkan kendisine yönelik şüpheleri ve korkulardır.
Psikolog Abraham Maslow, içimizde iki zıt güç olduğundan bahseder: savunma gücü ve gelişim gücü. Savunma gücü, konfor ve güvenlik arayışındadır, genellikle “Bu çok zor, deneme bile, başarısız olacaksın” diye fısıldayan bir ses olarak ortaya çıkar. Bizi güvenliğe doğru iter, tanıdık bölgede kalmamızı ister. Öte yandan, gelişim gücü, risk almaya, hedeflerimizin peşinden gitmeye, kişisel bütünlük ve özgürlük için çaba göstermeye teşvik eder. Bu gelişim ve savunma güçleri arasındaki çatışma, insan olmanın bir parçasıdır ve doğamızın en derinlerine kadar işlemiştir.
Bu anlamda, zihnimiz bazen çatışan farklı “seslere” veya yönlere sahip bir ekip gibidir. Başarılı bir ekip nasıl açık iletişim, işbirliği ve karşılıklı destekle başarılı oluyorsa, biz de bu içsel güçleri uyumlu hale getirmeliyiz. Bu içsel uyum, kendine liderliğin özüdür. Kendi iç çatışmalarımızı gözlemleyebilmek ve herhangi bir perspektife fazlasıyla bağlı kalmaktan kaçınmak, dengeyi gerektirir.
Başkalarına hakim olmak güçtür. Kendinize hakim olmak ise gerçek güçtür. - Lao Tzu
Kişi kendine liderlik edebildiğinde, sadece kendi yaşamını iyileştirmekle kalmaz, etrafındaki insanları da olumlu yönde etkiler. Kendine liderlik etmeyi başaran liderler, empatik, anlayışlı ve ilham vericidir. Bilinçli ve otantik bir yaşam sürmenin ne anlama geldiğini göstererek, iyi bir rol model olurlar, organizasyonlarında kişisel büyüme ve güçlendirme kültürünü oluştururlar.
Sonuç olarak, kendine liderlik tüm diğer liderlik becerilerinin temelidir. Kendimizi netlik, güven ve şefkatle yönettiğimizde, sadece kendi içimizdeki potansiyeli değil, liderlik ettiğimiz insanlarda da bu potansiyeli açığa çıkarabiliriz.
Comments