Bugün, BBC Radio 4'ün Word of Mouth programını dinliyordum. Sosyoloji profesörü Louise Mullany, İngilizlerin özür dileme alışkanlıkları hakkında konuşuyordu. Araştırmasına göre, ortalama bir İngiliz günde yaklaşık sekiz kez özür diliyormuş. Bizde bu durumun ne olduğunu merak ediyorum. Politikacılarımıza bakarsak, özür dilemekten hiç hoşlanmadığımız ortada. İşyerlerimizde de benzer bir durum olduğunu düşünüyorum, özellikle yönetim kademesinde. Yöneticiler yanlış bir şey yaptıklarında, kabul etmekte zorlanıyorlar, kabul etseler bile bunu doğrudan söyleyemeyip, davranışlarıyla ifade etmeye çalışıyorlar.
Peki özür dilemek neden bu kadar zor?
Bunun kişiye özel psikolojik nedenleri olabileceği gibi kültürden de kaynaklanıyor. Türk kültüründe, kişinin gururunu ve onurunu korumasına güçlü bir vurgu var. Ailede ebeveynin çocuğundan, okulda öğretmenin öğrencisinden ve iş yerinde yöneticinin çalışanından özür dilemesi beklenmiyor. Korkulan, özür dilemenin itibarlarını zedeleyeceği ve otoritelerini zayıflatacağı ve onları zayıf göstereceğidir. Birçok yönetici güçlü, iddialı ve rekabetçi olmak için özür dilemekten kaçınmaları gerektiğine inanır. Özür dilemenin zayıflık işareti olarak algılanabileceğinden ve liderlikleri hakkında zorluklara ve sorulara kapı açabileceğinden endişe ederler. Kariyerimde bir yöneticinin sadece bir kez özür dilediğini gördüm ve o da İngiliz'di!
Hepimiz, içinde yaşadığımız kültürün etkisinde kalıyoruz ve çoğu zaman sorgulamadığımız davranışlarımız buna göre şekilleniyor. Doğan Cüceoğlu bu durumu kültür robotluğu olarak adlandırıyor. Ben de özür dilemekten çekinmeyen bir kişi olduğumu düşünsem de geriye dönüp, baktığımda, özellikle liderlik yıllarımın başında bu konuda yeterince cesur olmadığımı fark ediyorum. Özür dileyen yöneticimin bende yarattığı olumlu etkinin farkına varmam, bu konudaki önyargılarımı değiştirdi.
İyi liderler durumlar üzerinde düşünme, başarısızlıkları veya hataları anlamlandırma, bunları açıkça kabul etme ve ifade etme yeteneğine sahiptir. Bir çalışanı, teslim tarihini kaçırdığı için azarlamış veya haftalık ekip görüşmesinde sinirli davranarak ortamı germiş olsanız da içten, samimi yapılan bir "özür" çalışanlarınız için çok şey ifade edecektir. Sizi daha iyi ve saygın bir lider yapacaktır. Dolayısıyla, özür dilemek bir lider olarak zayıf görünmenize neden olmaz, hem insani yönünüzü hem de sorumluluk aldığınızı gösterir.
Birinin duygularını incitmişseniz veya belirli bir kişi hakkında haksız bir sonuca varmışsanız, o kişiye yanlış yaptığınızı söyleyin. Yalnız, bunu yaparken "eğer" ve "ama" kelimelerini kullanmayın! "Sana geri dönemediğim için üzgünüm, ama çok yoğundum" diyerek davranışınız için bahaneler sunduğunuzda, bu özrünüzün etkisini zayıflatır. Benzer şekilde, "Eğer, seni üzdüysem özür dilerim" ifadesi ile karşınızdakini fazla hassas olmakla yargılamış olursunuz ve kişisel sorumluluk almadığınızı ima edersiniz. Bu tür özür dilemeler aslında daha fazla zarar verebilir ve incinmiş duyguları daha da kötüleştirebilir. Bu nedenle, bahane sunmadan özür dileyin.
Kendi hatalarınızla yüzleşme ve onları ifade etme cesaretini benimseyin. Böylece, ekibiniz için güçlü bir örnek oluşturur, başkalarının da aynısını yapması için güvenli bir alan yaratır, saygı ve güven ortamını teşvik edersiniz.
Comentarios